“`html
Burak Abatay
Türk müziğinin efsanevi ismi Sezen Aksu, sanat kariyerinin 50. yılına özel olarak yeni albümü “Paşa Gönül Şarkıları”nı dinleyicilerine sundu.
27 Haziran’ın erken saatlerinde dijital platformlarda yayınlanan albümde Aksu’nun yeni eserlerinin yanı sıra, Sıla, Levent Yüksel, Gülben Ergen gibi sanatçılar tarafından daha önce seslendirilmiş parçalar da bulunuyor.
Müzik eleştirmenleri ve kültür sanat gazetecileri, Aksu’nun yeni albümünü değerlendirirken, genç dinleyicilere ulaşma çabasını dikkat çekiyorlar.
Müzik yazarı İhsan Dindar, “Nanik” şarkısındaki “Şinanay” referansı dışında, albümün günümüzdeki müzik dinamiklerine yoğunlaştığını belirtiyor:
“Bu albümde yer alan hip hop etkileri, Aksu’nun Z kuşağıyla bağ kurma arzusunun bir yansıması.”
İpek Atcan, albümün ilk bölümündeki düzenlemelerin “son derece yenilikçi” olduğunu, ancak “Nanik” şarkısından sonra “tanıdık ve sevgiyle hatırlanan” Sezen Aksu’nun parçalarına geçildiğini ifade ediyor.
“Albüm, ‘Ben hâlâ buradayım’ demekten ziyade, ‘Beni hepiniz tanıyorsunuz’ mesajını veriyor ve bu bence harika bir durum.”
Sezen Aksu, 1978 yapımı “Serçe” albümündeki “Minik Serçe” ile bu unvanla anılmaya başlandı.
Müzik gazetecisi Ece Ulusum, günümüz dinleyicisinin daha dağılmış ve sabırsız bir yapıda olduğunu vurguluyor.
Bu bağlamda Aksu’nun işinin zor olabileceğini söyleyen Ulusum, “Sosyal medyada sürekli eski parçalarıyla karşılaştırıldığını görüyoruz. Yani Aksu, bu albümde sadece müzikle değil, kendi efsanesiyle de mücadele ediyor.” diye belirtmektedir.
Sosyal medya üzerinden “Sen Ağla” parçası ile sanatçının 1984’teki “Sen Ağlama” şarkısı arasında bağlantılar kurulduğu yorumları yapılmaktadır.
Aynı zamanda “Gemiler” isimli parçada yer alan “Karalar bağladım o da geçti, ağlamadım yağdım bu da geçti, geçiyormuş meğer geçiyormuş” sözleri, 1988’de piyasaya sürülen “Geçer” şarkısındaki “Geçer, geçer, daha öncekiler gibi bu da geçer” ifadesine göndermede bulunduğu yorumları da yapılmaktadır.
Milliyet müzik yazarı Mehmet Tez, albümde hip hop, arabesk ve pop unsurlarının harmanlandığını vurguluyor.
Bu şarkıların hem klasik dinleyici kitlesi hem de yeni kuşaktan birçok kişi tarafından beğenilebileceği değerlendiriliyor.
Fakat bazı parçaların farklı zamanlarda kayıt edilmiş olabileceğini belirten Tez, bu nedenle müzikal bütünlük sağlamakta zorluklarla karşılaşıldığını eleştiriyor.
Şarkıları çalmak ya da durdurmak için fotoğrafın üzerine bir kez tıklayın
Fotoğraflar: Osman Yalın
“En çok düşünülen albümlerinden biri olmaya aday”
Müzik araştırmacısı Levent Sevi, albümün “Linç” isimli parça ile başlamasına dikkat çekiyor.
Sevi, Aksu’nun oğlu Mithat Can Özer tarafından düzenlenen bu parçanın, Aksu’nun eserleri içinde “eşsiz” bir konumda olduğuna inanıyor:
“Aksu’nun prodüktörleri dışarıda aramasına gerek kalmamış; bu yetenek evde bulunmaktadır. Bu parçanın Childish Gambino etkileri taşıdığını ve ilk dinleyişte dikkat çeken çok özel bir eser olduğunu düşünüyorum.”
Sevi, albümün geri kalanının Aksu’nun geçmiş dönemlerinden izler taşıdığına inanmaktadır:
“Her dönemin Sezen’ine göndermeler yapıyor, bir efsanenin asla unutulamayacağını ancak şu anda hâlâ burada olduğunu, sadece dinleyenler için değil, kendi için de hatırlatıyor.”
“Bu Albümün Nesi Güzel” web sitesinin kurucu ve müzik yazarı Erkin Can Seyhan, “Burada Sezen Aksu’nun dönemlerinden ziyade, her döneminin modern bir yansımasını keşfediyoruz.” şeklinde yorum yapıyor.
Seyhan, bu eklektik yapının farklı dinleyici gruplarına ulaşabileceğini ve bazı parçalar için hayranlık duyulabilecekken, bazılarının ikinci bir şans almayacağını belirtiyor.
Ece Ulusum, albümü değerlendirirken, “Bu albümde ‘Geri Dön’, ‘Tükeneceğiz’ gibi klasikleşmiş parçalara rakip olabilecek bir hit var mı? Muhtemelen yok. Fakat bu durum, albümün değerini azaltmıyor.” diyor.
“Paşa Gönül Şarkıları, ‘en çok dinlenen Sezen albümleri’ arasında yer almayabilir ancak, en çok düşünülmüş albümlerden biri olma potansiyeline sahip.”
“Bazen demli bir çay, bazen sade Türk kahvesi kıvamında”
Sezen Aksu, uzun süredir konser vermemekte ve medyadan uzak durmaktadır.
Zaman zaman açıklamalar yapmasına rağmen, kameralar önünde pek fazla yer almıyor.
Mehmet Tez, bu süreçte Aksu’nun neler yaptığı ve neler yaşadığı hakkında fazla bilgi olmadığını hatırlatarak, “Bu yüzden bu şarkıları herhangi bir bağlamda değerlendirmek de çok kolay değil.” dedi.
Aksu’nun en iyi bildiği konuları işlediğini ifade eden Tez, insanı ve aşkı anlattığını belirtiyor:
“Özlemleri, hayal kırıklıklarını, umutlarını, hatalarını, zaferlerini ve yenilgilerini kendi tarzıyla dinleyiciye aktarıyor.”
Erkin Can Seyhan, Aksu’nun albümü “Kendisi için” olarak hazırladığını ve bunun albümü, Aksu’nun sahne hayatını bırakmadan önceki eserlerinden farklı kıldığını düşünmektedir:
“Aksu, hem bireysel hem toplumsal duygulara hitap eden bu projeyi, kariyerinin geldiği noktayla uyum içinde, bilgelik ve olgunlukla sunuyor.”
Sezen Aksu’nun 1970’lerde başlayan kariyerine ait fotoğraflar, 2022 yılında İstanbul’da sergilendi.
NTV’nin deneyimli kültür sanat editörü Suat Kavukluoğlu, Aksu’nun bu albümle hem içsel dünyasını hem de çevresinde olan biteni yansıttığını ifade ediyor.
Kavukluoğlu, Aksu’nun albümde “Ben de sizin gibi bu dünyanın bir yorgunuyum.” deme arzusunda olduğunu ileri sürüyor.
Kavukluoğlu, albümü şu şekilde açıklıyor:
“Müzikal olarak hem tanıdık hem de yenilikçi unsurlarla bir yolculuğa çıkarıyor. Bazen demli bir çay, bazen sade Türk kahvesi tadında.”
“Sanki onunla bir bahçede oturup dertleşiyor gibiyiz. Ardından en coşkulu anlarda birlikte gülüp, gözlerimiz yaşlar içinde kalkıp, karşılıklı dans ediyoruz; Paşa gönlümüzün arzuladığı şekilde…”
İpek Atcan, bu albümde Aksu’nun “daha azla daha çok şey ifade etme” yönünü seçtiğini belirtiyor.
Atcan, bu albümün ilk dinleyişte Aksu’nun önceki yapımlarına kıyasla daha sakin ve sade bir tonda ilerlediğini ancak duygusal derinlikleriyle pek çok şey anlatabildiğini vurguluyor.
“`
