Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 40’ına omuz veren, toplam istihdamın yüzde 80’e yakınını sağlayan ve toplam üretimin yarısından fazlasını gerçekleştiren KOBİ’ler ekonominin omurgasını oluşturuyor. Bu firmalara sunulan finansman imkanları şirketlerin işlerini büyütebilmeleri için büyük önem taşıyor. Son yıllarda küresel pazarda da daha fazla boy göstermeye başlayan bu işletmeler, bankacılık sektöründen kullandığı kaynağı da hızla artırıyor.
Bankacılık sektörünün KOBİ kredi hacmi 2012 yılı sonunda 200 milyar lira seviyesinde bulunurken, bu kalem 2014 yılında 300 milyar liraya, 2017’de ise
500 milyar liraya çıktı. Koronavirüs salgınının en yoğun yaşandığı ve hem iç pazarda hem de küresel pazardaki ticarette aksamaların damga vurduğu 2020 yılında ise, bankaların KOBİ kredisi hacmi 800 milyar liraya kadar yükseldi. Salgın sürecinde online ticaret kanallarına yönelerek, bu alandaki yetkinliklerini artıran ve bu sayede kısa süre içerisinde yurt dışı pazarına açılan KOBİ’lerin işlerini büyütmeleri çok uzun sürmedi.
E-ticarete yönelik yoğun taleple birlikte, 2021’de KOBİ kredi hacmi 1 trilyon TL bandını aştı. Geçtiğimiz yıl ise, bu kredi hacmi 2 trilyon 20 milyar lira oldu.
Bu yılın ilk çeyreğinde ise kullandırılan KOBİ kredisi miktarı yaklaşık 280 milyar lira oldu. Böylece, KOBİ kredileri hacmi 2,3 trilyon liraya ulaştı.
2012 yılında toplam kredi hacminin dörtte birini oluşturan KOBİ kredilerinin payı 2015’te yüzde 26,9’a kadar çıkarken, daha sonra kredi havuzunun genişlemesiyle birlikte düşmüştü. KOBİ kredilerinin ikiye katlandığı geçen yılın sonunda bu pay yüzde 26,8 olmuştu. KOBİ’lerin kredi kullanımındaki artış paralelinde bu işletmelerin toplam pastadaki payı büyümesini sürdürerek bu yıl 24 Mart itibarıyla yüzde 27,5’e çıkarken, toplam üretim ve istihdamdaki paylarına kıyasla KOBİ’lerin bankacılık kaynaklarından aldığı payın hala düşük olduğu dikkat çekiyor.