Merkezi Roma’da bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), “Afetlerin tarım ve gıda güvenliği üzerindeki etkisi” başlığıyla, felaketlerin tarımsal üretime etkilerini değerlendiren bir rapor yayınladı.
Rapora göre, son 30 yılda meydana gelen afetler nedeniyle tahmini olarak 3,8 trilyon dolarlık tarım mahsulü ve hayvancılık ürünü kaybedildi. Bunun, yıllık ortalama 123 milyar dolara veya yıllık küresel tarımsal gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 5’i olan bir kayba tekabül ettiği belirtildi.
Sabah gazetesi yazarı Kerem Alkin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen “Sıfır Atık” projesinin dünya çapında gördüğü desteği hatırlatarak ilgili konuyu köşesine taşıdı.
Alkin yazısında şunları söyledi:
“Birleşmiş Millet’lerin (BM) Tarım ve Gıda Teşkilatı’nın (FAO) geçtiğimiz hafta sonu yayınlanan “Afetlerin Tarım ve Gıda Güvenliği Üzerindeki Etkisi: Tarımda Dirençliliği Artıracak Yatırımlar ile Kayıpların Önlenmesi ve Azaltılması” raporu, küresel iklim krizinin tetiklediği doğal afetlerin küresel tarımsal üretim üzerindeki yıkım gücünün öngörülenin çok daha üzerinde olduğunu gösteriyor. Rapor, büyük boyutlardaki afetlerin 1970’lerde yılda 100 ile sınırlı iken, son 20 yılda yaklaşık 400 olaya kadar artan şiddet ve sıklıkla yaşandığını, dünyanın her noktasında tarım sistemlerini birçok boyutta etkilediğini; gıda güvenliğini ciddi manada tehlikeye attığını ve tarım sektörünün sürdürülebilirliğini baltaladığını gösteriyor.
Eldeki bulgular, ağırlıklı olarak arazi tarımı üzerine. Küresel afetlerin tarım ve tarımsal gıda sistemleri üzerindeki etkisini açıklamaya yönelik veriler açısından, okyanus ve denizlerdeki ısınma, kirlenme gibi, özellikle balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve ormancılık alt sektörlerindeki bulgular hala yetersiz. Bu nedenle, doğal afetlere daha dayanıklı ürünler ağırlıklı olmak üzere, tarımda riskin azaltılması ve dayanıklılığın artırılmasına yönelik politika, strateji, uygulama ve çözümleri desteklemek için veri toplama araçlarının ve sistemlerinin geliştirilmesine acil ihtiyaç var.
FAO’nun raporu, son 30 yılda, küresel felaketler nedeniyle 3.8 trilyon dolar mahsul ve hayvancılık kaybı yaşandığının altını çiziyor. Bu rakam, yılda ortalama 123 milyar dolar, yani yıllık küresel tarımsal GSYH’nın yüzde 5’inin kaybedildiğini gösteriyor. 30 yıldaki toplam kayıp kabaca Brezilya’nın geçen yılki GSYH’sına eş değer. Son 30 yılda doğal afetler düşük ve düşük orta gelirli ülkelerin toplam tarımsal GSYH’larının yüzde 10 ila 15’ini yok etti. Küçük Ada Devletleri (SIDS) ise tarımsal GSYH’larının yaklaşık yüzde 7’sini kaybettiler. Söz konusu hesaplamalar FAO tarafından BM Afet Riskini Azaltma Ofisi (UNDRR) ile koordineli olarak Sendai Afet Riskini Azaltma Çerçeve Monitörünün C2 göstergesini ölçmek için geliştirildi.
Saha araştırmalarından elde edilen veriler, tarımsal kayıpların, ekonominin tüm sektörlerinin doğal felaketlerden kaynaklanan kayıplarının tek başına yüzde 23’ünü oluşturduğunu gösteriyor. Bir doğal afet olarak, dünyanın her yerinde yaşanan kuraklık tehdidinden kaynaklanan kayıpların yüzde 65’ten fazlası tarım sektöründe yaşanmakta. Sel, fırtına, kasırga ve volkanik aktivite gibi doğal afetlerin her biri tarımsal kayıpların yüzde 20’sinden sorumlu. Sendai Çerçeve İzleme Raporu’nda kaydedilen felaketlerden kaynaklanan toplam tarımsal kayıplara bakıldığında, yüzde 18 düzeyinde sel felaketleri, yüzde 13 düzeyinde yangın ve kontrol edilemeyen yangınlar ve yüzde 12 düzeyinde kuraklıktan kaynaklanan kayıplar yılda ortalama 123 milyar doları buluyor.
Bunun üstüne tarlada yanlış ve düzensiz toplama, yanlış ve düzensiz istifleme, paketleme, yanlış ambalajlama, hatalı soğuk hava zinciri ve yanlış saklamadan kaynaklanan 1 trilyon dolarlık israfı eklediğinizde, dünyadaki tüm açlığı birkaç kez ortadan kaldıracak düzeyde ağır bir tarımsal ürün ve gıda kaybı yaşandığını gözlemliyorsunuz. Bu tablo, aynı zamanda düşük gelir grubundaki dünya vatandaşlarının daha ucuz, daha erişilebilir maliyetler ile tarımsal ürün ve gıdaya ulaşmasını da engelliyor. Dünyanın önde gelen teşkilatlarının, kanaat önderlerinin mevcut küresel tablonun tümüne yeterince duyarlılık göstermemesi, çözüm için daha fazla çaba ortaya koymamaları; buna karşılık, Türkiye’nin ‘sıfır atık’ seferberliğinin dünya genelinde bu derece hüsnükabul görmesi, ciddi bir ilgiye mahzar olması not alınmalı.”
SIFIR ATIK PROJESİ NEDİR
Sıfır atık; israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, meydana gelen atık miktarının azaltılmasını, etkin toplama sisteminin kurulmasını, atıkların geri dönüştürülmesini kapsayan; “atık önleme yaklaşımı” olarak tanımlanıyor.
Sıfır Atık projesinin internet sitesinde ise şu ifadelerle açıklanıyor:
“Sıfır Atık”; döngüselliğe dayalı bir kaynak ve atık yönetimi yaklaşımıdır. Sürdürülebilir üretim ve tüketim alışkanlıklarını teşvik eder ve kaynakların verimli kullanılmasını destekler. Sıfır atık, israftan kaçınmayı ve atığın önlenmesini, azaltılmasını, yeniden kullanılmasını ve geri dönüştürülmesini savunur. Böylece sosyal dayanışmanın geliştirilmesi de dahil olmak üzere olumlu sosyo-ekonomik sonuçlara ulaşılmasına yardımcı olabilir.